Home >> Kampanyalar >> Case Studies >> ATİK’li tutsaklar bırakılmalı

ATİK’li tutsaklar bırakılmalı

Avrupa’daki en köklü göçmen örgütlerinden ATİK’e yönelik operasyonlara tepki gösteren siyasetçiler, tutuklanan 12 kişinin serbest bırakılmasını ve Almanya’nın sivil toplum örgütlerine yönelik kriminalizasyon politikalarına son vermesini istedi.

HDP’nin Avrupa’daki en büyük ittifak güçlerinden biri olan göçmen örgütü ATİK’in üyelerinin evlerine Nisan ayında Almanya’da baskınlar düzenlendi; 10 kişi gözaltına alındı, bunlardan 7’si tutuklandı. Operasyon sadece Almanya ile sınırlı kalmayıp İsviçre, Fransa ve Yunanistan’a da sıçradı; tutuklu sayısı ise 12’ye yükseldi. Seçim sürecine denk gelen siyasi operasyon tepkiyle karşılandı. Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu (ATİK), “amaç gözdağı vermek” derken; AGİF, ABDEM ve NAV-DEM operasyonların arkasında Türk devletinin olduğuna dikkat çekti. Operasyon ve tutuklamalar, Alman Adalet Bakanlığı’nın kararıyla ‘Terörle Mücadele Yasası’nın 129a ve 129b maddelerine dayandırılıyor. Bu yasa, ABD’deki 11 Eylül saldırıları bahane edilerek çıkartılan bir yasa. Sivil toplum örgütlerine göre bu yasa; işçi sınıfına, emekçilere ve toplumsal halk muhalefetini sindirmek, saldırmak ve ezme amacıyla çıkarılan “devlet terörü estirme” yasasıdır. Bilindiği gibi ATİK, ne yeni ne de paravan bir örgütlenmedir. Türkiye’den Almanya’ya işçi göçünün ardından ortaya çıkmış göçmen bir işçi örgütlenmesidir. Örgütlenmesi 1970 yıllarının ortalarına dayanmaktadır. Yıllarca ATİF olarak ve ardından diğer Avrupa işçi örgütlenmeleriyle birlikte, 1986’dan beri ATİK olarak konfederasyonlaşmış istikrarlı bir örgütlenmedir. Türkiye’de askeri darbe sonrası Türkiye’yi terk etmek zorunda kalan politik mültecileri de kapsayan ve ana gövdesini işçilerin oluşturduğu demokratik bir kitle örgütlenmesidir.

Türkiye’nin parmağı var

Avrupa’daki demokratik kamuoyu gözaltı ve tutuklamaların Türkiye ve Almanya’nın ortak operasyonu olduğunu belirtiyor. Tutuklamalara tepki gösteren Hamburg Sol Parti Milletvekileri Cansu Özdemir, Mehmet Yıldız ile ATİK Hamburg Temsilcisi Özgür Bulut ve Hamburg Demokratik Kürt Toplum Merkezi Eşbaşkanı Abuzer Bilenler, kimlikleri ve siyasi düşüncelerinden dolayı tutuklanan ATİK üyelerinin derhal serbest bırakılmasını istedi. Temsilcilerin görüşleri şöyle;

Hamburg ATİK Temsilcisi Özgür Bulut: Alman devletinin öncülüğünü yaptığı uluslararası operasyonda, konfederasyonumuzun 12 üye ve yöneticisi tutuklandı. ATİK, 30 yıldan beri Avrupa göçmenlerin hak alma mücadelesi içinde yer almış, ezilen ve sömürülenlerin mücadelesini yürütmüştür. Bu yönüyle saygın bir kurumdur. Özellikle son yıllarda gerek Avrupa’da gelişen ırkçılığa ve faşizan uygulamalara, gerekse de Türkiye ve Kürdistan’daki başta Kürt halkı olmak üzere işçi sınıfı ve emekçilere yönelik gerçekleşen saldırılarda ciddi bir karşı duruş sergilemesi ve son olarak da Kobanê ve Şengal’le dayanışma kampanyaları, HDP ile yapılan seçim ittifakı çok açık ki, başta Türk devleti olmak üzere çeşitli çevreleri rahatsız etmiştir. Tabii ki bu operasyonda Alman Devleti’nin gerici faşist Türk devletiyle ortaklığı çok açıktır. İnsanlığa karşı her türlü suçu işlemiş olan ve işlemeye devam eden, dünya insanlığının ve ezilen halklarının nefretini kazanmış olan DAİŞ çetelerinin uzantıları Almanya’da ve diğer Avrupa ülkelerinde üzerlerinde ciddi bir baskı görmeden faaliyetlerini sürdürürken, ATİK’e yönelik böyle bir operasyonun gerçekleşmesi bir demokrasi ve hukuk skandalıdır. Bu skandala, bu ayıba bir an önce son verilmeli, tutsak yoldaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır.

Bu tür operasyon ve baskılar nasıl ki şimdiye kadar ATİK ile ona bağlı federasyon, komite ve dernekleri yıldıramayıp geri adım attıramadıysa, bundan sonra da bizi haklı ve meşru mücadelemizden alıkoyamayacaktır. Bizler ATİK camiası olarak ezilenlerin yanında olmaya devam edeceğiz. ATİF-Hamburg olarak da dost güçlerle birlikte yoldaşlarımız serbest bırakılıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Bunun için de tüm devrimci demokrat, ilerici, yurtsever güçleri bu mücadelede bizlere destek olmaya, bu mücadeleyi birlikte yürütmeye çağırıyoruz.”

Hamburg Demokratik Kürt Toplumu Merkezi Eşbaşkanı Abuzer Bilenler: ATİK’li arkadaşlarımız demokrasi ve hukuk değerleri çiğnenerek tutuklandılar. Bu tutuklanmaların ve suçlamaların hukuki hiçbir dayanağı yoktur. 129a ve 129b terör yasaları nedeniyle birçok insan mağdur oldu. Merak ediyoruz acaba bu maddeler elini kolunu sallayarak Avrupa ülkelerinde gezen DAİŞ terör örgütü mensuplarına da uygulanacak mı? Yoksa bu yasalar sadece devrimciler için mi geçirli? Kobanê direnişi boyunca ATİK her zaman halkımızın yanında oldu. Düzenlediğimiz tüm demokratik eylemlerde bizimle ortak hareket ederek en ön saflarda yer aldı. Tutuklanmaların biraz da bununla bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Halkımız da ATİK için düzenlenen etkinliklerde ön saflarda yerini almalı.

Hamburg Eyalet Meclisi Sol Parti Grup Eşbaşkanı Cansu Özdemir: Alman hükümeti 129a ve 129b yasasını uygulayarak, demokratik haklarını kullanarak aktif siyaset yapan Türkiyeli aktivistlere yönelmekten vazgeçmiyor. Bu yasaya göre tutuklananlar ‘yurtdışındaki bir terörist örgüte üyelik’ten suçlanıyor. 20 Mayıs’ta Hamburg’ta ilk duruşması görülecek olan Mehmet Demir de bu yasadan yargılanıyor. 129b, Almanya’da hukukçular tarafından oldukça tartışılan bir yasa maddesidir.

Hukukçular bu maddeyi sert şekilde eleştiriyor. ATİK’in aktiviteleri arasında Şengal ve Kobanê etkinliklerine katılmak, HDP çalışmalarında yer almak ve PEGİDA’ya karşı demokratik eylem ve etkinlikler içinde yer almak var. Anlaşılan bu çalışmalar Alman devletine rahatsızlık vermiş.

Barış, demokrasi, eşitlik adına 7 Haziran’da HDP’nin Meclis’e girmesi için aktif çalışan ATİK’e böylesi bir dönemde operasyon yapılması bizde manidardır. Operasyonu kınıyor, tutuklanan ATİK yönetici ve üyelerinin derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz.

Sol Parti Hamburg Milletvekili Mehmet Yıldız: Avrupa’daki Türkiyelilerin ve emekçilerin sorunlarına yönelik çalışmalar yapan ATİK’in üye ve yöneticilerine yönelik yapılan saldırıları kınıyorum. Tutuklanan ATİK’liler derhal serbest bırakılmalıdır.

Almanya’da ırkçı cinayetler işleyen NSU gibi örgütlerin devlet kurumlarıyla bağlantısı aydınlatılmazken, ırkçılara ve faşistlere karşı mücadele eden kurumların tahkikat altına alınması düşündürücüdür.

  1. madde nedir?

Alman Ceza Kanunu’nun ‘Suç ve Terör Örgütüne Üyelik’ başlığındaki 129. maddesi, Alman devletinin ‘terörist’ örgüt diye nitelendirdiği örgütlere üyeliklerin ve yardım/yataklığın cezai yaptırımını ele alıyor. Son 20 yılda 129. maddeden açılan soruşturmalar ve davaların önemli bir kısmı, Kürtlere karşı yürütüldü. 2000 yılından sonra Almanya’da çok sayıda siyasetçi ve aktivist, 129. madde temelinde hapse mahkum edildi. Peki 129a ile 129b arasındaki fark nedir? 129a ile Almanya sınırları içinde işlenmiş ‘suçlar’ yargılanıyor. Ancak 129b ile birlikte, yurtdışında işlenmiş bir ‘suç’ Almanya’da ‘terörist suç unsuru’ olarak ele alınıp cezalandırılabilir. Bu şekilde Almanya’da hiçbir şekilde faaliyet yürütmeyen örgütlerin sempatizanları da, iki devlet arasındaki işbirliği sonucu ‘terörizm’den yargılanabilir. Kürtler açısından bu maddenin şöyle bir boyutu da var: Alman devleti, HPG gerillalarının silahlı direnişini ‘terörizm’ olarak nitelendiriyor. 129b ile birlikte, PKK’ye üyelikten yargılanan biri, aynı zamanda gerillanın eylemlerinden de sorumlu tutulabilir. ATİK üyesi gibi Türkiyeliler de benzer davalarla karşılaşabiliyor.

16 Mayıs 2015 Cumartesi Özgür Politika

M.ZAHİT EKİNCİ/HAMBURG