Home >> Haberler >> Avrupa >> İsveç’e İran için çağrı

İsveç’e İran için çağrı

İsveç | 04.08.2020 | İsveç’te çalışma yürüten kitle örgütlerinin temsilcileri, Zeynep Calaliyan ile Nasrin Sotoudeh ve Zara Mihemed’in serbest bırakılması için İsveç hükümetine girişimde bulunması çağrısı yaptı.

Feminist bir kadın örgütü olan “Ne Fahişe Ne Boyun Eğen” adlı örgütlenmenin başkanlığı görevini yürüten Sosyalist Milletvekili Amineh Kakabaveh, verdiği üç ayrı soru önergesiyle İran’daki tutsak kadın aktivistlere yönelik baskı ve saldırıları İsveç Parlamentosu’nun gündemine getirdi. Dışişleri Bakanı Ann Linde’den tutsak kadınların serbest bırakılmaları ve İran’da idamların durdurulması için Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler’de girişimde bulunmasını talep etti.

ANF’nin görüşlerine başvurduğu İsveç’in en büyük ve aktif büyük kadın örgütleri arasında yer alan Kadınlar Arası İletişim Ağı Başkanı Leila Qaraee ile İran Pen ve İran Yazarlar Sendikası eski Başkanı Yazar Bahram Rahmani, İsveç ve Avrupa Birliği başta olmak üzere tüm uluslararası kurum ve sivil toplum örgütlerine kadın ve işçiler başta olmak üzere İran halkına yönelik saldırılara karşı suskunlukları bozmaları çağrısında bulundu. Kakabaveh, “Kürt çocuklarının ana dillerinde eğitim hakları” başlıklı önergesinde bu yılın Mayıs ayında tutuklanan Kürtçe anadil öğretmeni Zara Mihemed’e verilen 10 yıl hapis cezası ile Kürt dili üzerindeki baskılar hakkında açıklamalarda bulundu.

CEZA İRAN ANAYASASINA AYKIRI

Mihemed’in 10 yıl Kürtçe öğretmenliği yaptığını ve Kürtçe öğretmenliği yaptığı her yıl için bir yıl hapis cezasına çarptırıldığını söyleyen Kakabaveh, İran Anayasası’nın 2. bölümünün 15. maddesine göre yerel ve etnik dillerin medya ve eğitimde kullanılabildiğini hatırlattı. Bundan dolayı Mihemed’in Kürtçe ders vermesinin yasalara aykırı olmadığının altını çizen Kakabaveh, “Ama mahkemeler, İran Anayasası’na uygun olarak karar vermiyor. Anadil eğitimi temel bir haktır. Zara Mihemed’e için verilen mahkeme kararı ülkenin kendi anayasasıyla çeliştiği için geçersiz ilan edilmeli ve Mihemed’i derhal serbest bırakılmalı” dedi.

Kakabaveh, ikinci önergesinde açlık grevindeki Zeynep Calaliyan ile Nasrin Sotoudeh ve Zara Mihemed’in durumları hakkında ayrıntılı açıklamalar yaptı. Kakabaveh, Tahran’daki Evin Cezaevi’nde tutulan Zara Mihemed’e İsveç’in 2011’de Per Anger Ödülü verdiğini ve İsveç PEN Kulübü’nün onur üyesi olarak kabul ettiğini hatırlattı.

KADINLARIN SERBEST BIRAKILMASINI İSTİYORLAR

Uluslararası Af Örgütünün de Zara ile insan hakları aktivisti Av. Nasrin Sotoudeh ve İran cezaevlerinde tutulanların serbest bırakılmalarını istediğini belirten Kakabaveh, Mihemed’in Covid-19 virüsüne yakalandığı bilgisinin bulunduğunu ve Birleşmiş Milletler uzmanlarının Nasrin Sotoudeh, Zeynep Calaliyan ve diğer kadın aktivistlerin koronavirüse yakalanmalarından kaygı duydukları belirtip derhal serbest bırakılmalarını talep ettiklerine vurgu yaptı.

DIŞİŞLERİ BAKANI GİRİŞİMDE BULUNSUN

Kakabaveh, Zeynep Calaliyan’ın 13 yıldan beri İran zindanlarında tutulduğunu ve bu süre zarfında her türlü fiziki ve psikolojik işkenceden geçirildiği için sağlığının kötüye gittiğini ve görme duyusunu kaybetmek üzere olduğunu hatırlattı. Calaliyan’ın sağlık durumu ve sürgün edildiği cezaevlerindeki kötü koşullar hakkında açıklamalarda bulunan Kakabaveh, Dışişleri Bakanı Ann Linde’den Zeynep Calaliyan, Nasrin Sotoudeh, Zara Mihemed ve diğer kadın aktivistlerin serbest bırakılmalar için Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği’nde girişimde bulunmasını talep etti.

İSVEÇ İNİSİYATİF ALSIN

Kakabaveh, son önergesinde ise casusluk suçlamasıyla idam cezasına çarptırılan İsveç vatandaşı olan bilim insanı Dr. Ahmad Reza Jalali’nin serbest bırakılması için İsveç’in inisiyatif almasını istedi.

ANF’nin konu hakkında görüşlerine başvurduğu Kadınlar Arası İletişim Ağı Başkanı Leila Qaraee, 1970-80’li yıllar ile şu andaki İran kadın hareketinde çok büyük farklılıklar yaşandığına dikkat çekti. İran’da rejim değişmeden önce ve hemen sonra değişik örgütlere bağlı kadınların birlikte militanca mücadele ettiklerini söyledi. Kadınlara yönelik baskıların günümüzde korkunç boyutlara ulaştığını somut örnekler vererek dile getiren Qaraee, “Ne yazık ki İran’daki kadın mücadelesi parçalanmış durumda ve ciddi olarak örgütlenmeyi başaramadı. Geçmişte bizim mücadele ettiğimiz yöntemlerden çok daha farklı yöntemlere başvuruyorlar… Gerçek anlamda örgütlenmeyi başaramadıkları için kadınlara yönelik rejimin baskıları daha da arttı. Ama kadın ve işçi hareketinin birbirine yaklaşması oldukça önemli” dedi.

KORONADAN SONRA ŞİDDET ARTTI

İran Pen ve İran Yazarlar Sendikası eski Başkanı yazar Bahram Rahmani, rejimin korona vakalarıyla ilgili açıkladıkları rakamların gerçekleri yansıtmadığını belirttikten sonra son dönemde kadınlara yönelik baskıların daha da arttığına dikkat çekti. Rahmani, şunları dile getirdi: “Korona dolayısıyla kadın, erkek ve çocuklar evlerde kapalı kalınca ailedeki sorunlar, kadın ve çocuklara yönelik şiddet daha da artıyor. Son bir ay içinde evde üç küçük çocuk anne ve babaları tarafından katledildi. Şiddet sonucu yaşamını yitiren kadınların sayısı arttı ama esas olarak kadınlar intihar ederek yaşamlarına son veriyor. Bir yandan geçim, bir yandan salgının neden olduğu sorunlar aile içi şiddetin artmasına neden oldu. Hükümet kadın ve çocuk ölümlerine göz yummuyor. Katiller adalet karşısına çıkarılmıyor.”

TÜM VURUCU GÜÇLERİNİ HAZIRLIYOR

Hükümetin koronavirüsün yaygınlaşmasını fırsata çevirerek halk ve özellikle kadınlar üzerindeki baskıları daha da artırdığını söyleyen Rahmani, “İran ekonomik, siyasi ve kültürel olarak en zor dönemlerinden birini yaşıyor. Hükümet baskılara karşı sosyal patlamaların olacağını biliyor. Onun için devletin polis, ordu, besic gibi tüm vurucu güçleri kitle mücadelesini bastırmak için hazırlık yapıyor” dedi. Bahrami, İran rejiminin son aylarda daha da saldırganlaştığını hatırlattıktan sonra “Sadece son bir ay içinde en az 50 kişi idam edildi… Kadın ve işçilere yönelik baskı ve saldırılar daha da arttı. Dış dünyanın ve özelikle demokrasi güçlerinin İran’daki kadın ve işçi hareketine daha fazla destek vermeleri ve siyasi tutsakların serbest bırakılmalarını yüksek sesle dillendirmeleri gerekir” şeklinde konuştu.

Murat Kuseyri
ANF

 


Kaynak: Avrupa