Home >> Haberler >> Avrupa >> Grup Yorum üyesi İhsan Cibelik’in Avukatı Yener Sözen ile Düsseldorf Federal Mahkemesi’nin Skandal Kararı Üzerine Röportaj

Grup Yorum üyesi İhsan Cibelik’in Avukatı Yener Sözen ile Düsseldorf Federal Mahkemesi’nin Skandal Kararı Üzerine Röportaj

HABER MERKEZİ| 16.12.2023| Almanya’nın Bochum kentinde geçtiğimiz yıl evlerine yapılan baskınla gözaltına alındıktan sonra tutuklanan Grup Yorum üyesi İhsan Cibelik, gazeteci Özgül Emre ve Serkan Küpeli’nin yargılanması tutuklu şekilde sürüyor. Almanya’da anayasanın “yabancı örgütleri” kapsayan ve kamuoyunda “129 b maddesi” olarak bilinen yasa gerekçe gösterilerek 18 Mayıs 2022 tarihinden bu yana Köln Hapishanesinde tutulan Cibelik’in ciddi sağlık sorunları olmasına rağmen tedavi olması engelleniyor. AHM (ATİK Haber Merkezi) olarak, İhsan Cibelik’in durumunu ve son Düsseldorf Federal Mahkemesi’nde alınan insanlık dışı kararı Cibelik’in avukatlarından Yener Sözen ile konuştuk.

Almanya’da ‘DHKP-C Davası’ adıyla anılan ve aralarında Grup Yorum üyesi İhsan Cibelik’in yaşadığı sağlık sorunlarından dolayı siz avukatları tarafından talep edilen ameliyat önerisi 12 Aralık günü Düsseldorf Mahkemesi tarafından ret edildi. Bu konu hakkında neler söylemek istersin?

17 Mayıs 2022 tarihinde Yüksek Federal Yargıtayında görevli hâkimin önüne çıkarıldığı gün onun avukatlığını yaptım. Orada yüzüne tutuklama kararı okundu ve Köln Hapishanesine gönderileceğini söylediler. O duruşma esnasında İhsan’a son bir sözü olup olmadığını sordular.  İhsan da o gün prostatla ilgili bir biyopsi yaptırması gerektiğini ve tutuklandığından dolayı bu biyopsiyi yaptıramadığını mahkeme heyetine iletti. Ben de İhsan’la birlikte hapishaneye götürülen ‘tutsak dosyasına’ meselenin ciddi olduğunu ve derhal zaman kaybetmeden biyopsi yapılması gerektiğini yazdırdım. Hâkim oraya düştü bu notu. Bu tutsak dosyasını da Köln Hapishanesi yetkilileri okudu ve 18 Mayıs 2022 tarihinden beri İhsan’ın bu durumunu biliyorlar. Aslında tıbbi olarak basit bir işlem biyopsi yaptırmak fakat bu basit işlemi İhsan’a tam 15 ay sonra yaptırdılar. İhsan 15 ay bekletildi. 15 ay sonrasında gelen sonuçlara göre de İhsan’a prostat kanseri teşhisi konuldu.

Hangi gerekçeyle 15 ay beklettiler Cibelik’i?

Yok, bir gerekçe yok. Yani zaten, mahkeme heyeti de zaman geçirildiğini tespit etmiş ret kararında. Bir gerekçesi yok. Doktora götürmemişler. İhsan Hapishanedeyken defalarca söylemiş ve hatırlatmış doktora gitmesi gerektiğini ama hiçbir şey yapılmamış.

İhsan’ın ısrarları sonucu en sonunda Köln Üniversite Kliniğine götürüyorlar. Fakat oraya da ayaklarını ve ellerini kelepçeleyerek götürüp, doktor karşısına çıkartıyorlar. Doktor karşısına çıkarıldığında yani tıbbi kontrol yapılacağı esnada da ne ayaklarını ne de ellerindeki kelepçelerini çözüyorlar.

Bunların üstüne de İhsan, insanlık onurunu korumak için ’’bu şartlarda tedaviyi reddettiğini’’ söyledi ve tekrar geri getirdiler hapishaneye. Bunu İhsan da biz de mahkemede dile getirdik. Bunun üzerine ikinci bir randevu verildi ve o randevuda da kelepçesiz bir şekilde biyopsisi yapıldı. Bunu niçin söylüyorum? Bugün basında çıkan ret dilekçesiyle ilgili haberlerin içerisinde sanki biyopsinin geç yapılmasında İhsan’ın da suçu varmış gibi lanse edilmeye çalışılıyor.

Düsseldorf Eyalet Yüksek Mahkemesi’nin Basın Danışmanı özelikle bu yalan haberi yayıyor.

Son mahkemede tedavi yapılmasını hangi gerekçeyle reddettiler peki?

Karar dilekçesini mahkemede okumadılar, mahkeme sonrasında postayla gönderdiler. Bunu belirtmek istiyorum. Reddetmelerinin sebebi: birincisi işte kanser hastalığının pasif kontrol yöntemleriyle de kontrol edebileceğini söylüyorlar -ki bu zaten bu cezaevindeki doktorun görüşü- buna göre her üç ayda bir kontrol edip, kanser hücresinin büyüyüp büyümediğini görebileceklerini söylüyorlar.

Şu anda hücrenin pasif olduğunu, bu yüzden de acil bir ameliyatın gerekli olmadığını söylüyorlar. Fakat buna rağmen İhsan’ın ameliyat istemesi üzerine bu ameliyatın yapılacağını; lakin bu işin organizasyon sorumluluğunun hapishane yönetimine verdiklerini ve hapishane yönetiminin İhsan’ın ameliyatını planlaması gerektiğini, bunu yakın bir zamanda olmasa da yapacaklarını söylüyorlar. Bu yüzden serbest kalmasını gerektiren herhangi bir durumun olmadığını söylüyorlar. Üstüne üstlük, “serbest bırakıldığı takdirde muhtemelen kaçacaktır” tespiti yapıyorlar. Bu tespitin sebebi de yani gerçekten insanın kanını donduruyor, şöyle diyorlar; “İhsan zaten derhal bir ameliyatın gerekli olmadığını bildiği için serbest kaldığı vakit bu ameliyatı yaptırmak yerine kaçmayı seçecektir”.

Bu karar hukuksal mı yoksa siyasi mi?

Bu davaya bakan, görevli olan tüm avukat arkadaşların görüşüne göre; bu karar kesinlikle Anayasa’nın 1. ve 2. maddelerini ayaklar altına alıyor. 1. madde insanlık onurunu koruyor. ‘’Yaşam hakkı, kişinin insanlık onurunun değişmez bir parçasıdır’’ diyor madde. Burada verilen kararla İhsan’ın kendi seçeceği bir hastanede kanser hastalığı için gerekli olan ve onun da istediği ameliyatı yaptırma hakkını gasp ediyorlar.

Ameliyatın organizasyonunu da cezaevine havale ederek cezaevinin seçeceği bir hastanede İhsan’ı ameliyat olmaya zorluyorlar. İşin kırıldığı yer tam da burası. Sorumluluğu teslim ettikleri cezaevi, biyopsi gibi küçük bir işlemi yaptırabilmek için tam on beş ay beklemiş… Bundan dolayı İhsan’ın ne cezaevine ne de cezaevi doktorlarının organize edeceği herhangi bir yere veya şeye güveni kalmadı.

İkincisi ‘bekleyebilirsin’ diyorlar. ‘Bekleyebilirsin’ demek için mahkemenin yani bunu söyleyebilmesi için verdiği hiçbir garanti yok. Burada bahsettiğimiz hastalık bir soğuk algınlığı, bir grip veya bir üşütme falan değil. Kanser… İhsan’ın durumunun ciddi olduğuna dair bizler mahkemeye sayısız doktor raporu ve belgeler, deliller sunduk. Mahkeme bu rapor ve belgelerin yüzüne dahi bakmadı… Ret dilekçesinin içerisinde bunların hiçbiri yok, bahsi dahi edilmiyor. Bizim görüştüğümüz bütün doktorlar İhsan’ın derhal ameliyat olması gerektiğini söylüyorlar. İhsan da zaten bunun üzerine ameliyat olma kararı aldı.

Son olarak eklemek istediğin bir şey var mı?

Alman mahkemesinin sırf bu kararının skandal olmasından kaynaklı değil, onun dışında İhsan ve İhsan gibi tüm siyasi tutsaklara daha fazla sahip çıkalım. Kamuoyu oluşturmaya, yaratmaya çalışalım. Siyasi tutsakların en temel hakkı olan yaşam hakkı ile ilgili böyle gizli saklı oyunlar oynanmasın.


Kaynak: Avrupa