Home >> Haberler >> Avrupa >> Viyana’da Rosa Lüksemburg Konferansı Gerçekleşti

Viyana’da Rosa Lüksemburg Konferansı Gerçekleşti

3-4 Mart tarihlerinde Viyana’da “Sizin Düzeniniz Kum Üzerine Kuruludur’ şiarıyla gerçekleştirilen Rosa Lüksemburg 1. Konferans sona erdi. Avusturyalı birçok kurumun katıldığı konferansta, Yeni Kadın`da yer aldı.

Cuma akşamı saat 18.00 de kısa bir açılış ve selamlama konuşması ile start verilen konferans; müzik, tiyatro gibi kültürel etkinlikler akabinde ilk günkü program sona erdirldi. Açılış konuşmasında; “Viyana’da gerçekleştirilen bu konferansın ilk olduğu, 2017 Berlin konferasında Rosa Lüksemburg Stiftung’un, ‘bir konferansın da Viyana’da gerçekleştirilmesi’ önerisiyle harekete geçildiği ve bir yıl boyunca süren bir çalışmanın ürünü olduğu açıklandı.

Cumartesi günü Rosa Lüksemburg’un hayatını anlatan tek kişilik bir tiyatro oyunu ile başlayan program, farklı konuların sunumunun yapıldığı panel ile devam etti.

1. SEMPOZYUM

Panelistlerden Margarete Maurer Viyana Rosa Lüksemburg Enstitüsü’nün kuruluşunu ve amaçlarını anlattı. “Rosa Lüksemburg Enstitüsünü Viyana’da akademinin dışında bir proje olarak kurduk. Enstitüyü kurarken, ekoloji – teknik, eğitim ve doğa bilimleri gibi üç alanı baz aldık…  Komünist olmak Rosa Lüksemburg’un sadece bir yönü idi, ama bunun yanında onun daha bir sürü farklı özellikleri vardı. Rosa Lüksemburg’un söylediklerinin bugün ne ifade ettiğini açığa çıkartmak ve onları bugünle bütünleştirerek hayata geçirmeye çalışmak, Rosa Lüksemburg’un düşüncelerini yaşatmaktır.”

Kürt Kadın Hareketi adına Nilüfer Koç, Ortadoğu’da Kürtlerin tarihler boyudur yaşadıklarına parmak bastı. “Kürtlerin topraklarının Oratdoğu’da emperyalistler tarafından dört parçaya bölündüğünü, bunun için on yıllardır özgürleşme mücadelesi verdiklerini, 7 yıl önce Ortadoğuda bir proje başlatarak etnik farklılıklara sahip toplulukların kendi kararları doğrultusunda bir arada yaşayabileceğinin mümkün olduğunu gösteren bir  Rojova gerçekliğini inşa ettiklerini” söyledi.  Sözlerini; “Rosa’nın fikirleri bizim açımızdan artık ütopyo olmaktan çıktı, biz onun fikirlerinin son yedi yıldır gerçek olmasını sağladık. Lüksemburg’un “siyasi demokrasinin olmadığı bir sosyalizm, sosyalizm değilidir” sözü bizi çok etkilemişti” diyerek sürdürdü.

Ardından sözü IWA (İnternational Women’s Alliance – Uluslararası Kadın Birliği) adına Filipinli Maitet Landesma aldı. Genel olarak Filipinler’deki mücadeleyi anlatan Maitet sözlerine kendisini tanıtarak başladı. “Filipinlerden geliyorum, aynı zamanda International Women Alliance’da da aktif faaliyet yürütüyorum. Bugün dünya aynı kral tarafından yönetilmekte, sadece kıyafetleri değişti. Ama biz onların isimlerini tanıyoruz: TTIP, G20, EZB, IMF, Troika vs… Onların bitmez tükenmez kâr hırsı, mevcut ekonomik düzen ve onların savaşları diğer ülkelerin bütün zenginliklerini sömürüyor. Halklar yerinden ediliyor, insanlar katlediliyor, ekolojik denge bozularak yaşam alanlarımız katlediliyor.  Sömürü düzeni sürekli kendisini yenileyerek, katmerleşerek devam ediyor. Ekonomik ve siyasi kriz daha da derinleşerek dünyanın her tarafını etkisi altına alıyor. Mücadelemiz çok zor olsa da, dönem dönem tökezlese de, bıkmadan usanmadan sürdüreceğiz… Rosa Lüksemburg son nefesine kadar devrim için mücadele etti. Bugün ulusal demokratik cephe Rosa Lüksemburg’un fikirlerini ve düşüncelerini yaşatıyor.” dedi.

Solidarwerkstatt Österreich sendikasında İşçi Temsilciliği başkanı olan Norbert Bauer “Biz Rosa Lüksemburg’un fikirlerinin gerçekleşmesi için mücadele ediyoruz.” diyerek sözlerine başladı. “Rosa Lüksemburg birinci dünya savaşının karşıtlarındandı, bizim de bugün onun izinden ilerlememiz gerekiyor. AB giderek daha da militarist bir birlik haline geliyor. Silahlanma projelerinin artarak devam etmesi anlamına gelen PESKO; AB’nin askeri gücünün oluşması noktasında bir hazırlıktır. İşçi sınıfı olarak, PESKO’nun karşısında olmak zorundayız.” dedi.

1. GRUP ÇALIŞMASI (ATÖLYE ÇALIŞMALARI)

Ardından birçok konunun ele alındığı atölye çalışmaları başladı.Yeni Kadın olarak biz; Frauenhetz, Frauen Lesben Zentrum, Avesta- Kürt Kadınlar’ın hazırladığı “Kadınların özgürleşmek için örgütlenmesi” konulu atölye çalışmasına katıldık.

Kısa bir tanıtım ve çalışmada izlenecek rota üzerine kısa bir açıklama yapıldıktan sonra, farklı kadın gündemleri noktasında birer cümlelik açıklamaların, başlık olarak yazıldığı panolar, salonun duvar ve pencerelerine asıldı.

1. Feminizm özgürlüğü kazanmak, yaratmak ve yaşatmak için kadınların bakış açısıyla devrimci bir güçtür,

2. Patriarkanın yasalarına göre, çocuk doğurmak ve erkeğin ihtiyaçlarını sağlamak kadının tek fonksiyonudur. Bu fonksiyonun dışında kadının bir değeri yoktur ve erkeklere benzediklerinde kendi farklılıklarını kaybederler.

3. Kadınlar örgütlenerek erkeklerin egemenliğine dur diyebilirler…

4. Kadınlar birlik olduklarında dünyayı değiştirebilirler…

5. İkinci dalga feminizmin mücadelesi kadınlar için korunma ve özerk alanlar yaratma mücadelesi idi. Bu mücadele bugün de devam ediyor ve hedefi kadınların dayanışması ve birliğini sağlamaktır..

6. Ekonomik bağımsızlık önemli ama özgürlük değildir.

Katılımcı kadın arkadaşlardan 15 dak. içinde bu panolarda yazılı başlıkları okuyup, düşünce belirtilmek istenen panoya düşüncelerini yazmaları istendi.

Panolara düşünceler yazıldıktan sonra her arkadaş düşüncesini anlatarak açtı. İyi bir tartışma ortamının olduğu çalışma, tartışmalardan sonra sona erdi.

2. GRUP ÇALIŞMASI

İkinci tur atölye çalışmalarında da birçok konu başlığı altında hazırlanan çalışmalardan “Katalanlar ve ulusal mücadele” başlıklı grup çalışmasına katıldık. Sunumu yapan kişinin şövenist yaklaşımları, grupta hararetli tartışmalara neden oldu. Bir süre tartışmaları izledikten sonra Yeni Kadın adına katılan arkadaş; “Katalanlar özgülünde ulusal kurtuluş mücadelelerine karşı şövenist yaklaşımlarınızı kabul etmemiz mümkün değil. Ulusal kurtuluş mücadelesi, mücadeleyi veren ulusu nihaî kurtuluşa taşımayacaktır mutlaka, ancak devrimcilere düşen görev, kayıtsız şartsız onların mücadelelerini desteklemek ve bu mücadeleyi işçi sınıfının mücadelesine kanalize edebilmenin yollarını aramaktır.” deyince, katılımcılar tarafından yoğun alkış aldı. Bundan sonra sunumu yapan kişinin şövenist yaklaşımlarını daha fazla dinlemek istemeyen katılımcılar salonu terk ettiler.

3. GRUP ÇALIŞMASI

Üçüncü tur grup çalışmalarındaki çeşitli konular içinden “Filipinlerde kadın mücadelesi” başlıklı çalışmayı tercih ettik. IWA (İnternational Women’s Alliance – Uluslararası Kadın Birliği) örgütü temsilcisi Filipinli Maitet Landesma sunum yaptı.

Maitet önce örgütünün ne gibi eylemlilikler yaptığını ve hedeflerinin neler olduğunu anlattı kısaca. “Örneğin New York’ta halkarın iklim yürüyüşüne katılıp sorunun kapitalizm ile ilişkisini kitlelere anlatmaya çalışırken, Asya’daki kurumlarımız daha çok militarizm ve ABD’nin Asya-pasifik bölgesindeki etkileri hakkında çalışmalar yürütüyor. Aynı zamanda farklı kadın örgütlerinin arasında dayanışmayı büyütmeye çalışıyoruz.”

Sunumun bitiminden sonra, çalışma soru cevap şeklinde devam etti. Özellikle Filipinler’deki ulusal mücadele, legal – illegal mücadeleler, kitle çalışması, kitlelerin mücadeleye katılımları, kadın mücadelesi ve genç ünüversiteli kadınların neden yoğun bir şekilde silahlı mücadeleye katıldıkları vb. konularda sorulan soruları cevaplayarak bu grup çalışması da sona erdirildi.

2. SEMPOZYUM

Üç tur atölye çalışmalarının ardından “Avusturya’da, Avrupa’da ve dünyada sol perspektifler” konulu 2. Sempozyum başladı. Sempozyumun konuşmacıları; Selma Schacht, Elke Kahr, Irmi Salzer, Julia Herr, Flora Petrik ve İrene Zores idi. Bu sempozyum daha çok, modaratörün sorduğu sorulara konuşmacıların verdiği cevaplarla gerçekleştirildi.

Modaratörün ilk sorusu; “Sizce sol ne anlama geliyor?” idi. Konuşmacılar 4 dak.yı geçmeyecek süre içinde teker teker cevap verdiler.

Selma Schacht: Sol teriminin ideolojik bütünlüğü olan bir tabanı yoktur. Toplumda sağcılaşma olduğunda, solculuk teriminde de değişiklik, koşullara uyum sağlama olur. Yani kısacası sol benim için; çalışma bazı oluşturan bir terim değildir, benim için sadece sınıf mücadeleci, devrimci bir perspektif vardır.

Flora: Günümüzde dünyaya daha çok sağcılar egemen. Sol olarak küçük ama emin adımlarla ilerleyerek birleşmeliyiz ve dünyayı tekrar geri kazanmalıyız.

İrmi: Benim için umut vaad edenler şu anlarda topraksız insanların toprak için yürüttükleri mücadele. Örneğin Küresel köylü hareketi olan La Via Campesina. Dünya genelinde gıda egemenliğine karşı mücadele ediyorlar. Bu çalışma ve örgütlenme benim için soldur.

Lisa: Günümüzde neoliberal politikaların acımasızlığını yaşıyoruz ve görüyoruz. Ama aynı zamanda Kürtlerin ulusal kurtuluş mücadelesi gibi umut vaad eden gelişmeler de var.. Onlardan çok şey öğrenme olanağımız var. Ayrıca buradaki düzeni de sorgulayıp kendimize perspektifler yaratmalıyız.

Elke: Dünyadaki durum milyonlarca insan için giderek kötüleşmekte. Savaşlar, baskı ve yoksulluk. Ama dünyadaki olumsuzlukları değiştirmek istiyorsak önce kendi yerelimizden başlamalıyız. İnsanları mücadeleye kazanıp solu güçlendirelim.

Julia: Sağcılar dünya çapında git gide daha da otoriterleşiyorlar. Dünyanın her yerinde kriz ve savaşlar var. Ama Amerika’da bile özellikle Trump dan sonra, mücadele eden insanlar da var. Bu durum bizim için, toplumun başka bir dünya istediğinin göstergesi olmalı. Sağcılağa karşı solu güçlendirmeliyiz.

Modoratör : Avrupa’da sağcılar giderek güçleniyor. Sizce AB, halen ümit vaad eden bir proje mi yoksa AB’den çıkmak mı gerekir?

Flora: Avrupa’daki gelişmeleri analiz ettiğimiz de, sağcıların güçlenmelerinin sürpriz olmadığını görürüz. Bizim bu konuda AB olsun mu olmasın mı tartışmasını yürütmektense daha çok Avrupa’nın geneline bakarak “biz kimlerle birlikte çalışmalıyız ve kimlerden öğrenebiliriz” olgusunu tartışmamız gerekiyor.

Lisa: bu soruyu cevaplamak için Avrupa’nın tarihini iyi bir şekilde incelemek gerekiyor. Avrupa’daki yaşam koşullarını, Kuzey – güney ve batı – doğu arasındaki farkları görmek gerekiyor. AB’nin kuruluş amaçları belli. AB kapitalist ve militarist bir birleşim ve dünyadaki büyük söz sahipleri ile rakipleşebilmek için kurulan bir birliktir. Barış ve dayanışma birliği değil. Tartışma bu yönde sürdürülmeli.

Selma: Bizim zamanında KPÖ’den (Avusturya Komünist  Partisi) ayrılmamızın nedeni idi bu soru. KPÖ, Avusturya’nın AB’den çıkması gerektiğini savunuyor, bize göre bu çok yanlış bir karardır. AB’den çıkmak ilerici bir perspektif ile ortak mücadeleden geçer. Yani ortak mücadelemizi Avrupa’nın bankalarına, tekellerine, Euro-Rejimine karşı yürütmemiz gerekiyor.

Flora: En büyük eksikliklerimizden bir tanesi, Avusturya’da gerçek anlamda güçlü bir sol. Gerçekten güçlü bir örgütümüz olsa, insanlara solun gerçek getirilerini de gösterme imkanımız olur.

Sempozyum, kitlelerden gelen sorular cevaplandırılarak bitirildi. Akabinde müzik ve danslarla konferans sona erdi.


Kaynak: Avrupa